10. Sınıf CoğrafyaTYT Coğrafya

Akarsuların Oluşturduğu Yer Şekilleri

Belirli bir yatak boyunca akan sulara akarsu denir. Yağışlarla akışa geçen sulardan bir kısmı ise yüzeysel akar. Gerek yüzeysel gerek belirli bir yatak boyunca akan suların oluşturduğu yer şekilleri Flüvyal morfolojiyi oluşturur.

Akarsularla ilgili terimler…

  • Kaynak: Akarsuyun doğduğu alandır. Yukarı çığır olarak da adlandırılır.
  • Havza: Akarsuyun kaynağı ile ağzı arasında, akarsuya su veren tüm alanı kapsar. Akarsuyun kollarıyla birlikte sularını topladığı alandır. Akarsuyun açık denizlere okyanuslara ulaşması durumunda açık havza, bir göle, bataklığa dökülmesi veya çölde buharlaşarak yok olması durumu da kapalı havza oluşur.
  • Ağız: Akarsuyun bir başka akarsuya, göle, deniz veya okyanusa döküldüğü yere verilen isimdir. Aşağı çığır olarak da bilinir. Akarsuyun en alçak kesimidir. Bazı durumlarda yer adı olarak kullanılır. Melen Çayı’nın Karadeniz’e döküldüğü yerde kurulan köy: Melenağzı köyü.
  • Akarsu vadisi: Akarsuların, içinde aktıkları yatağı aşındırmalarıyla ortaya çıkan çukurluktur.
  • Su bölümü çizgisi: İki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınırdır. Genellikle dağların doruk noktalarından geçerler.
  • Yatak: Akarsuyun içinde aktığı çukurluğa yatak denir. Akarsuyun kıyılarının sınırladığı alan, suyun doldurduğu kısımdır.
  • Kol: Ana akarsuya havzasında karışan, dökülen her bir akarsuya verilen addır. Akarsuyun kolları çoğunlukla ana akarsudan daha küçüktür. Akarsuyun kolunun kendisinden büyük veya eşit olduğu durumlarda ana akarsuyun hangisi sayılacağı sorunu oluşur. Bu durumda kolların debisi, akış doğrultusu veya boyu, ana akarsuyu belirlemekte kullanılır.
  • Akım (Debi): Akarsuyun herhangi bir kesitinden saniyede geçen su miktarını ifade eder. Genellikle m³/sn olarak ifade edilir. Debi genel olarak iklime bağlı olsa da topografya şartlarında da etkilenir.
  • Akarsu rejimi: Akarsuyun taşıdığı su miktarının (akım) yıl içinde değişimini ifade eden kavramdır. Akarsular kabaca; düzenli rejimli, düzensiz rejimli ve karma rejimli akarsular olarak üçe ayrılır.
    • Düzenli rejimli akarsu: Taşıdığı su miktarının yıl içinde fazla değişmeyen akarsuyun rejimidir. Yağışın düzenli olduğu ekvatoral iklim bölgesinde görülür.
    • Düzensiz rejimli akarsular: Yağış rejiminin düzensiz olduğu alanlarda görülür. Akdeniz, Muson, Savan ve Karasal iklim alanlardaki akarsuların rejimidir.
    • Karma rejimli akarsular: Bir yandan yağmur sularıyla beslenirken diğer yandan da eriyen kar, buz suları ve kaynak sularıyla güçlenen akarsulardır. Genel olarak uzun boylu akarsular karma rejimlidir. Nil, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Fırat…
  • Akarsu akış katsayısı: Akış katsayısı, belirli bir süre için drenaj alanındaki akışın yağışa oranıdır. Havzanın ve yağışın özelliklerine göre 0.05 ile 0.95 arasında değişen değerler alır.
  • Akarsu Ağı (Drenaj ağı): Ana akarsu ve kollarının oluşturulduğu şebekedir. Genel olarak topografya şartlarına göre farklı şekiller oluşabilmektedir.
  • Talveg: Akarsu yatağının en derin noktalarının birleştirilmesi ile oluşan hat. Türkiye-Yunanistan sınırı Meriç Irmağı talveg çizgisidir.
  • Dolanma (eğrilik) oranı: Akarsuyun talveg uzunluğu ile kuş uçuşu uzunluğu arasındaki orandır.

Flüvyal morfoloji, akarsu aşındırma-taşıma ve biriktirme şekilleri olmak üzere iki gruba ayrılır:

1.Akarsu Aşındırma Şekilleri

Akarsular yatak eğimi ve akış hızının fazla olduğu alanlarda aşındırma faaliyetleri yapar ve böylece aşınım şekilleri oluşur.

a) Vadi:

Akarsuyun içinde akış gösterdiği doğal yatağa vadi denir.

I) Çentik Vadi: Akarsuların kaynak kısımlarında sert arazilerde oluşan V şeklindeki genç vadilere denir. Tabansız vadi olarak da bilinir. Dike yakın eğime sahip yamaçları olur. Doğu Anadolu’daki çentik vadiler baraj kurulup HES üretimi amacıyla kullanılabilmektedir.

II) Boğaz Vadi: Eğimin fazla ve arazinin sert olduğu yerlerde oluşan dik yamaçlı U profilli derin vadilerdir. Genelde dağların kıyı çizgisine paralel uzandığı bölgelerde görülür. Karadeniz Bölgesi’nde görülebilir. Ulaşım amaçlı doğal geçit olarak kullanılabilir.

III) Kanyon Vadi: Akarsuların yumuşak kalkerli arazilerde kademeli olarak derinleşmesi ve enlemesine aşındırmalara bağlı oluşan basamaklı vadilere denir. Akdeniz Bölgesi’nde yaygındır. Turizm amaçlı kullanılabilir.

IV) Yatık Yamaçlı Vadi: Yumuşak yapılı arazilerde akarsuların enlemesine fazla aşındırma yapması sonucu oluşan yamaç eğimi az vadilerdir. Yamaçlardan birinde aşınıma karşı dirençsiz tabakalar olduğu için daha fazla aşınmış yatıklaşmış bir görünümleri olur. Genel olarak Ege Bölgesi’nde görülür.

V) Geniş Tabanlı Vadi: Akarsuların düz ovalarda kendi biriktirdiği alüvyonlarının tabanlı oluşturduğu vadi tipidir. Ege ve Marmara Bölgesi’nde görülür. Tarımsal faaliyetlerde kullanılabilir.

b. Dev Kazanı:

Akarsuların çağlayanlar (şelaleler) yaparak döküldükleri yerlerde aşınma sonucu oluşan çukurluklara dev kazanı denir.

Kurşunlu (Kayseri), Tortum (Erzurum), Muradiye (Van), Düden ve Manavgat (Antalya)’da dev kazanlarına rastlanır.

c. Peri Bacaları:

Volkanik kül, tüf ve bazalt-andazit gibi kayaçların bulunduğu yarı kurak bölgelerdeki eğimli yamaçlarda sel ve yağmur sularının farklı dirençteki yüzeyleri aşındırmasıyla oluşan şekillerdir. Peri bacalarının oluşumunda rüzgar aşınımının dolaylı etkisi vardır. Ülkemizde Nevşehir Ürgüp-Göreme yöresinde ve Erzurum Narman’da peri bacalarını görmek mümkündür.

ç. Kırgıbayır (Badlands) :

Daha çok sağanak yağışların görüldüğü yarı kurak bölgelerdeki eğimli arazilerde meydana gelen girintili çıkıntılı yer şeklidir. Yerleşme, tarım ve ulaşıma uygun değildir. İç Anadolu’da yaygındır. Özellikle kumtaşı ve tüflü arazilerde kırgıbayırlar dış kuvvetlerin aşındırmasıyla ortaya çıkar.

Peribacaları ve kırgıbayırların görüldüğü bölgelerin ortak özellikleri; kurak/yarı kurak iklimin ve zayıf bitki örtüsünün olması ile akarsu erozyonunun şiddetli olmasıdır.

d. Plato:

Akarsular tarafından derince yarılmış ve birbirinden ayrılmış olan dalgalı yüksek düzlüklerdir. En çok plato bulunan bölgemiz İç Anadolu’dur. Dünyanın en yüksek platosu ise Tibet platosudur.

e. Peneplen (Yontukyüz)

Akarsuların yüksek yerleri aşındırıp çukurlukları doldurmasıyla arazi uzun zaman sonunda hafif dalgalı deniz seviyesinde bir düzlük haline gelir. Genellikle yaşlı arazilerde görüldüğünden ülkemizde tam peneplenleşmiş bir arazi yoktur. Ancak Çatalca-Kocaeli platosu deniz seviyesine çok yakın olduğundan peneplene en yakın görünümlü arazidir.

Denge Profili:

Akarsuların araziyi milyonlarca yıl boyunca yatağını geriye doğru aşındırıp taban seviyesine ulaştırmasıyla ortaya denge profiline ulaşmış bir akarsu çıkar. Aşınım genellikle akarsu ağız kısmından, geriye doğru, kaynak kısmına doğru olur. Aşınımın son safhasında akarsuyun yatak eğimi ve akış hızı azalır.

Denge profiline ulaşan akarsulardan ulaşım ve taşımacılıkta yararlanılabilir. Avrupa’daki Tuna nehri örnek verilebilir.

2. Akarsu Birikim Şekilleri

Akarsular, yatak eğiminin ve akış hızının azaldığı yerlerde genel olarak taşıdığı alüvyonları biriktirir ve yüzeyde akarsu birikim şekillerini oluşturur.

a. Birikinti Konisi:

Dağ yamaçlarından inen akarsu düzlüğe ulaştığı yerde taşıdıklarını biriktirmesi sonucunda oluşan yarım koni görünümlü şekillerdir.

Akarsuların taşıdıkları maddeler ince ise, geniş bir alana yelpaze gibi yayılırlar. Bunlara da birikinti yelpazesi denir. Ülkemizde dağ eteklerinde, bu tip şekillere sıkça rastlanır.

b. Dağ Eteği Ovası:

Dağların etek kısmında oluşan birikinti konilerinin yan yana gelip birleşmesiyle oluşan hafif dalgalı düzlüklerdir. Güney Marmara’da Uludağ’dan inen dereler ve çayların oluşturduğu dağ eteği ovaları mevcuttur.

c. Dağ İçi Ovası:

Dağlık arazi içinde akan akarsuyun getirdiği malzemeyi biriktirmesiyle oluşan ovadır. Doğu Anadolu’da; Erzincan-Tercan, Erzurum-Pasinler, Malatya, Elazığ, Iğdır, Yüksekova birer dağ içi ovası örneğidir.

ç. Taban (Kaide) Seviyesi Ovası:

Akarsular denize yaklaştıkları yerde eğimin azalmasına bağlı olarak taşıdıkları alüvyonları biriktirmeleriyle oluşan alçak kıyı düzlükleridir. Adapazarı ve Antalya ovası birer kaide seviyesi ovasıdır.

d. Delta Ovası:

Akarsular taşıdıkları alüvyonları denizin içinde biriktirirler ve böylece üçgene benzeyen delta ovaları meydana gelir.

Ülkemizdeki en büyük delta, Seyhan ve Ceyhan’ın getirdiği alüvyonlarla kaplı olan Adana-Çukurova deltasıdır.

e. Irmak (Kum) Adası:

Akarsu yatağında eğimin azaldığı yatağın genişlediği yerlerde biriktirilen alüvyonlar suyun çekilmesine bağlı olarak yüzeye çıkarlar. Oluşan bu şekle Irmak adası denir. Geçici olabilirler. Su seviyesi yükseldiğinde sular altında kalabilirler.

Akarsuların Hem Aşınım Hem Birikim Faaliyetleri Sonucunda Oluşan Şekiller

1.Menderes (Büklüm):

Akarsuların az eğimli yerlerde oluşturdukları büklümlere menderes denir. Menderes oluşturan akarsuların akış hızı ve aşındırma gücü azalır, boyu ise uzar. Mendereslerin dışbükey kısımlarına çarpak denir. Bu kısımda daha çok aşındırma gerçekleşir. Çarpak kesiminden kopan materyaller, çarpağın karşısına birikir. Bu kesime de yığınak denir. Mendereslerde akarsu sık sık yatak değiştirir. Bu yatak değiştirme sırasında büklümlerden bazıları ana akarsudan ayrılabilir. Bu tür şekillere de kopuk menderes denir.

2. Seki (Taraça):

Yatağını alüvyonlarla dolduran akarsuların bulunduğu arazinin yeniden yükselmesi (epirojenez) sonucu yatağını tekrar derinleştirmesiyle oluşan eski vadi tabanının yukarıda basamak halinde kaldığı yerlere seki (taraça) denir.

İlgili İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir