9. Sınıf CoğrafyaTYT Coğrafya

Nem ve Yağışlar

Atmosfer içerisindeki su buharı tutarını veya kütlesini tanımlayan kavrama nem denir. Nem ya da su buharı atmosferin sadece troposfer katmanında bulunur. Troposferdeki nemin kaynağını, yer yüzeyindeki suyun buharlaşması (evaporasyon) ve bitkilerin bünyesindeki suyu atmosfere salma süreci olarak tanımlanan terleme (transpirasyon) oluşturur.

Nem higrometre adı verilen aletle ölçülür. Havanın nemi gram (gr) olarak ifade edilmektedir. 

Atmosferdeki nemi üç şekilde sınıflandırabiliriz:

1. Mutlak (Gerçek) Nem: 1m3 hava hacmindeki havanın içerdiği su buharı kütlesinin ağırlığına (gr/m3 veya kg/m3 ) mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklık ve buharlaşmanın fazla olduğu Ekvatoral bölgelerde çok, soğuk kutup bölgeleri, çöl alanları ile yüksek dağlarda azdır. Buna göre gerçek nem; sıcaklık, yükselti, basınç, yoğunluk ve havanın hacmine göre değişebilir.

2. Maksimum Nem: 1m3 havanın belli sıcaklıkta taşıyabileceği en fazla nem miktarına maksimum nem denir. Maksimum nem sıcaklığa bağlı olarak değişir. Sıcaklık arttıkça hava genleşeceğinden taşıyabileceği nem miktarı artar. Sıcaklık azaldıkça hava daralır ve böylece taşıyabileceği nem miktarı azalır. Sıcaklıkla maksimum nem doğru orantılıdır. Bu yüzden subtropikal çöllerde, havanın nem taşıma kapasitesi ve havanın neme doyma oranı çok yüksektir, yağış azdır.

3. Bağıl Nem (Nisbi Nem): Ders kitaplarında, mutlak nemin maksimum neme oranı ya da havanın neme doyma oranı şeklinde ifade edilir. Akademik kitaplar bağıl nem, hava parselinin içerdiği gerçek su buharı tutarının, o hava parselinin aynı sıcaklıkta doymuşken içerebileceği (başka bir deyişle hava parselinin tümüyle doyması için gerekli olan) su buharı tutarına oranı olarak tanımlanır (Türkeş,M./Genel Klimatoloji Kitabı). Bağıl nem, havanın doymaya ya da doygunluğa ulaşmaya ne kadar yakın ya da uzak olduğunu gösterir. Yüzde (%) olarak ifade edilir ve aşağıdaki formülle hesaplanabilir:

Bağıl nem ile sıcaklık ters orantılıdır. Sıcaklık düşüp maksimum nem azalırsa, bağıl nem yükselir. Bir hava parselinde sıcaklığı yükseldikçe hava doyma noktasından uzaklaşacağından bağıl nem oranı düşer. Bağıl nem çöl bölgelerinde ve kara içlerinde az, Ekvatoral bölge gibi yağışlı bölgelerde ve okyanus kıyılarında fazladır. Ülkemizde yıl boyunca Karadeniz kıyılarında bağıl nem oranı yüksek olurken, yaz döneminde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bağıl nem oranı çok düşük olur. Gün içinde de havanın en sıcak olduğu öğle sonrasında bağıl nem en düşük olur.

Yoğuşma (Yoğunlaşma)

Havadaki su buharının, tekrar sıvı ya da katı haldeki suya dönüşmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın meydana gelmesi havanın nem bakımından doyma noktasını aşmasına bağlıdır. Havadaki bağıl nemin yüzde yüze ulaştığı noktaya doyma noktası denir. Doyma noktası aşıldığı takdirde hava su buharının fazlasını taşıyamaz. Fazla olan su buharı sıvı ya da katı hale dönüşür. Yoğunlaşma sonucunda çok küçük su taneciklerinin veya buz kristallerinin bir araya gelmesi bulutları oluşturur. Bulutların içindeki yoğunlaşma çekirdeklerinin (sülfat ve nitrat, toz zerreleri…) yağış oluşumunda önemli etkileri vardır.

Bulutlar oluştukları yükseklikler dikkate alınarak üç gruba ayrılır:

Yüksek bulutlar (Sirüs’ler)Saçak, tüy, ya da ince iplikler biçimindeki bulutlardır. Buz kristallerinden oluşurlar. Yüksek bulutlar genelde yağış getirmezler. Bunlar, bir siklonun yaklaştığının ve havanın bozacağının habercisidirler. 

Orta yükseklikteki bulutlar (Kümülüs’ler ve Stratüs’ler): Kümeler biçimindeki bulutlardır. Genelde alt kısımları düz ve siyah olur. Sıvı haldeki su ve yer yer buz kristalleri içerebilirler. Alt kısımlarının düz olmasının nedeni yoğunlaşmanın aynı seviyeden başlamasıdır. Siyah olmasının nedeni ise iri su taneciklerinden oluşmasıdır. Bu gruptaki bazı bulutlar yükseklere doğru büyür ve sağanak şeklinde şiddetli yağmurlar getirir. 

Alçak bulutlar (Stratüs’ler): Yer’in üstünde, asılı gri bir tabaka gibi duran koyu renkli bulutlardır. Su damlacıklarından oluşurlar. Orta enlem siklonlarında buz kristalleri ve kar içerebilirler. Genelde yağışlara yol açarlar.

Belirli bir anda gökyüzünün bulutlarla kaplı kısmının tüm gökyüzüne olan oranına bulutluluk denir. Bulutluluk oranı çeşitli aynalardan oluşan ve nefometre adı verilen bir aletle ölçülür. Buna göre, gökyüzünün oranı 10 kabul edilerek;

• 0 – 2 oranı Açık hava

• 2 – 8 oranı Bulutlu hava

• 8 – 10 oranı Kapalı havayı ifade eder. 

Karadeniz kıyıları boyunca, bulutluluk oranı fazla olduğundan güneşten yararlanma oranı düşüktür.

Sis, ise yeryüzüne çok yakın oluşur. Sis oluşumunda temel şart havanın doyma noktasına ulaşacak kadar nem içermesi veya hava parselinin sıcaklığının düşmesidir. Sıcak ve nemli bir havanın daha soğuk bir yerle teması sonucu sis oluşur. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşması da sislere yol açar. Farklı karakterdeki okyanus akıntılarının karşılaşma alanlarında denizler üzerinde tehlikeli sisler oluşabilir. Denizden gelen nemli ve serin havanın yükseldiği yamaçlar boyunca da sis oluşabilir.

Bahar aylarında sabaha karşı ve gece saatlerinde yoğun sisler oluşabilir ve öğle saatlerinde sis ortadan kalkabilir. Bu durum, sıcaklık ile yoğuşmanın ters orantılı olduğunu kanıtlar.

Başlıca yoğuşma ürünleri şunlardır:

1. Çiy: Havadaki su buharının soğuk zeminler üzerinde, su (damlası) tanecikleri şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Özellikle bahar aylarında görülür. 

2. Kırağı: Havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde, 0°C den düşük sıcaklıklarda kristaller şeklinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Sonbahar aylarında ya da kış başlarında görülür. 

3. Kırç: Havadaki su buharının çok soğumuş ağaç dalları, tel, saçak, vb. cisimler üzerinde yoğunlaşarak buz tabakası haline gelmesidir. Kırağıdan ayrılan yönü, kristallerin üst üste yığılarak buz tabakası haline gelmesidir. 

4. Yağmur: Bulutu oluşturan su taneciklerinin büyümesiyle oluşan su damlalarıdır. Yoğunlaşmanın devam etmesi ile ağırlığı artan su damlaları yağış şeklinde yere düşer. Bir bölge yıl boyu yağmur şeklinde yağış alıyorsa o bölgede sıcaklık değerleri sıfır derecenin altına düşmez diyebiliriz.

5. Kar: Su buharının, yükseklerde 0°C nin altında yavaş yavaş yoğunlaşmasıyla oluşan buz kristalleri yere düşer. Bu tür yağışlara kar denir. Genellikle karasal iklim bölgelerinde kış yağışları kar şeklinde olur.

6. Dolu: Hava sıcaklığının birden bire ve büyük ölçüde azalması sonucu yağmur damlaları donarak buz parçacıkları halinde yere düşer. Bu yağışlara da dolu denir. İlkbahar veya yaz başlarında oluşan dolu şeklindeki yağışlar tarım ürünlerine büyük zarar verir.

Yağış Oluşumu

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşarak sıvı ya da katı biçimde yeryüzüne düşmesine yağış denir. Yağışın oluşumunda temel şartlar; havanın yükselip soğuması veya doyma noktasına ulaşmasıdır. (Bağıl nem oranı %100’ü aşmalı) Ancak bağıl nem oranı yüzde yüzü geçse bile bazı durumlarda yağış oluşmayabilir. Bu durumun nedeni yoğunlaşma çekirdeklerinin yetersiz olması veya şehirlerin ısı adası oluşturmasıdır.

Oluşum Biçimlerine Göre Yağış Türleri

1. Yamaç Yağışları (Orografik Yağışlar): Nemli hava kütlelerinin, yatay yönde hareket ederken dağ yamaçlarına çarparak yükselmesi ve soğuması sonucu oluşan yağışlardır. Dünya’da en çok, Güneydoğu Asya’da, Orta kuşaktaki karaların batı kıyılarında ve sıcak kuşaktaki karaların doğu kıyılarında görülür. Ülkemizde Karadeniz ve Kuzey Marmara kıyıları boyunca uzanan Kuzey Anadolu Dağları’nın kuzey yamaçlarında görülür.

2. Konveksiyonel Yağışlar (Yükselim Yağışları): Güneşli ve rüzgârsız günlerde ısınan hava yükselerek soğur. Belli bir yükseltiden sonra nemin yoğunlaşması ile yağış meydana gelir. Genelde, gökgürültülü sağanak yağışlar oluşur. Dünya’da yıl boyu, Ekvatoral bölgede rastlanır. Türkiye’de ise, İç Anadolu Bölgesi’nde İlkbahar’da görülen yağışlar konveksiyonel yağışlardır. Bu yağışlar halk arasında kırkikindi yağışları veya nisan yağmurları olarak bilinir. Ayrıca, sert karasal iklim, savan ve tundra iklimindeki yaz yağışları konveksiyoneldir.

3. Cephe Yağışları (Frontal Yağışlar): Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında meydana gelen yağışlardır. 60 derece dinamik alçak basınç kuşağında, Akdeniz iklim bölgelerinde, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı kuşağında kışın cephe yağışları görülebilir. Bu yağışlar karşılaşma veya depresyon yağışları olarak da bilinir.

Yağışların Yeryüzüne Dağılışı 

Genel hava dolaşımı, kara ve deniz dağılışı, yer şekilleri, yükselti gibi nedenlerden dolayı yeryüzünün her tarafı aynı oranda yağış almaz. Dünya üzerinde;

  • En yağışlı bölgeler; Muson iklim bölgesi, Ekvatoral iklim bölgeleri ve Orta kuşak karalarının batı kıyılarıdır.
  • En kurak bölgeler ise; Orta kuşak karalarının dağlarla çevrili iç kısımları, dönenceler civarı, çevresine göre alçakta kalmış yerler ve kutup çevreleridir.

İlgili İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir